Züleyha onu bekliyordu, gözleri beklentiyle parlıyordu, yatakta uzanmış, bacaklarını açmış, onu davet ediyordu. Taner'in kalbi göğsünde güm güm atıyordu, kendini ona bastırırken, dudaklarından tutkuyla öpüyordu, eli kıvrımlarından aşağı doğru inliyordu. Taner'in parmakları amını keşfederken, masumiyetine dalarken, omurgasından aşağı ürpertiler gönderirken, yumuşak inlemeler çıkardı. Taner'in dili onu keşfetmeye başladı, tüm vücuduna zevk dalgaları gönderdi. Başına gelenlere inanamıyordu ama kendi şehvetinin zevklerine, onu alıp götüren yasak arzulara karşı koyamıyordu.
Züleyha'nın bedeni, Taner'in daha önce tanıdığı diğer tüm bedenlerden farklı davranıyordu. Teni daha yumuşaktı, ruhu suçluluktan arınmıştı, zihni yargıdan uzak bir kaptı. Amcasının şehvetli taleplerine teslim oluyordu, onu günahın kalbine götürmesine izin veriyordu. Taner'in parmakları onun derinliklerine daha da derinlemesine iniyordu, dudakları onu ruhunu bir mutluluk haline sokan bir şekilde okşuyordu.
Taner'in kalbi göğsünde çarpıyordu, onu döverken, ona olan aşkı her hamlede daha da güçleniyordu, tutkusu damarlarında yükseliyordu. O anın sıcağında kaybolmuştu ve onu dolduran ahlaksızlığa, arzusunun günahına karşı koyamıyordu.
Aşkları yasaktı, tutkuları kutsal değildi ama o anda, o kucaklaşmada, günahtan başka her şeydiler. Onlar her şeyden öte sapıklardı. Her şeyden öte yasaktılar. Her şeyden öte tabuydular. Her şeyden öte yanlıştılar.
Sonunda, aşkları en büyük coşku ifadesiydi, en büyük zevk eylemiydi, en büyük arzu gösterisiydi. Ama Taner ve Züleyha için aşkları sadece hayatlarının bir parçasıydı, sonsuza dek saklayacakları bir sırdı, asla itiraf etmeyecekleri bir günahtı. Eylemlerinin yanlış olduğunu biliyorlardı ama onları sonsuza dek tüketecek heyecan dalgasına engel olamıyorlardı.
Aşkları tutkulu, yoğun ve derindi, sınır tanımayan bir aşktı, hiçbir sınır tanımayan bir aşktı, tüm ahlaki yasaları aşan bir aşktı. Hiçbir sonucu olmayan bir aşktı, utancı olmayan bir aşktı, suçluluğu olmayan bir aşktı. Her şeyden öte yasak olan bir aşktı.
Sonunda, Taner ve Züleyha aşklarının yanlış olduğunu biliyorlardı ama aynı zamanda paylaştıkları her zerre zevke, kucakladıkları her an günaha değdiğini de biliyorlardı. Aşklarının yasaktan başka her şey olduğunu, yanlıştan başka her şey olmadığını biliyorlardı.